Google YouTube Facebook Instagram - İnternet reklamı için hangisi daha iyi?

Google YouTube Facebook Instagram - İnternet reklamı için hangisi daha iyi?

Klasik ve geleneksel reklamlar yerine internet dünyasında reklam yapmaya karar verenler her zaman bir sıfır öndedir. Geleneksel reklam mecraları olan radyo, gazete veya billboardların hem bütçeleri yüksek hem de ulaşabilecekleri kitle kısıtlı. Televizyonu hala toplumumuzda prestij açısından büyük etkisi olduğunu düşünerek ayrı tutuyorum. Ancak burada da reklam yapmak herkesin harcı değil. Sonuçta saniye hesabı yapılıp karşınıza büyük bütçeler çıkacağı ortada.

Ayrıca tabi ki internet mecraları geleneksel mecralarda olmayan "harekete geçirme" eylemini tetikleyebilecek teknolojik avantajlar sağlıyor. Gazetenin içindeki bir reklama tıklayıp şirketin web sitesine ulaşamayacağımıza göre, günümüzde oraya harcayacağınız bütçenin de getirisinin oldukça düşük olacağını kabul edebiliriz.

Nerede reklam verelim?

İnternet reklamına başlamak isteyenler için atılacak ilk adımda "hangi mecra doğru mecra" konusu iyi düşünülmeli ve ona göre harekete geçilmeli. Sonuçta boşa harcanan her kuruş bir zarar teşkil etmektedir. Reklam için harcayabileceğiniz bütçeniz ne olursa olsun, doğru değerlendirmeniz ve uzun vadeye yayarak kullanmanız gerekir. Savaşa giderken cephanenizin hızlı boşalması veya boşa ateş etmeniz gibi sakıncalı durumlar yaşanabilir. Reklam planlaması hakkında önceki yazılarımda bilgi paylaşmıştım; okumanızı tavsiye ederim.

Türkiye'de özellikle en çok ilgi duyulan ve reklam için kullanılan sosyal ağlar arasında şüphesiz Google, YouTube, Facebook ve Instagram yer alıyor. Bunları birbirinden ayıran temel özellik Google'ın bir arama motoru olması, YouTube, Facebook ve Instagram'ın birer sosyal paylaşım ağı olmalarıdır. Yine YouTube daha çok tek taraflı yayın yaparken, Facebook ve Instagram daha çok karşılıklı iletişimi sağlayan sosyal ağlardır. Google, YouTube ve Gmail aynı kuruluşken diğer tarafta Facebook, Instagram ve WhatsApp'ın bir kuruluş olduğunu bilmelisiniz.

İkisi arasında karar vermek mi yoksa hepsinde yer almak mı?

Eğer bütçeniz müsait ve her yerde olma arzunuz yüksekse tabi ki hem Google (YouTube, Gmail) hem de Facebook, Instagram, WhatsApp üzerinden reklam yapmanız mümkün. Ancak şu önemli bilgiyi dikkate almanız gerekir; Türkiye'de 34 Milyon Google kullanıcısı varsa aynı sayıda Facebook kullanıcısı mevcuttur. Kısacası kitlenize iki taraftan da ulaşabilirsiniz. Bunun için iki mecrayı da kullanmak gibi bir zorunluluğunuz yoktur.

Sosyal mecralar arasındaki en belirgin fark nedir?

Google bir arama motorudur. Adında da söylediği gibi "biri bir şey ararsa" reklam verene ulaşabilir. Bunu Google display reklamlarını ayrı tutarak yazıyorum. O konuda da Google çok başarılı olup sizin hazırladığınız reklam banner'ları farklı sitelerde yayınlanarak kendinizi tanıtmanız mümkün. Ancak profesyonel destek almadan zor bir çözüm. Arama motorunun genel çalışma mantığı ve kelime ile arama sonuçlarını göz önünde bulundurarak siz reklam veren olarak "aranan konuda" ulaşılan olmak isterken, sizinle birlikte rekabet eden diğer kuruluşlar da aynı zamanda aynı yerde reklam vererek sizinle rekabet ediyor. Örnek olarak "psikolojik danışmanlık" kelimesi altında bulunmak istiyorsunuz. Sizinle birlikte Türkiye genelinde psikolojik danışmanlık veren veya verdiğini iddia eden (çünkü her zaman doğru sonuca ulaşabileceğimizden emin olamayız) kişiler ile aynı sayfada yer alan sonuçlarda reklam yapıyorsunuz. Kim aranan kelime için daha çok bütçe harcamaya razı olursa (bunu google adwords üzerinden takip edip, saatlik, günlük değiştirmeniz gerekebilir) o daha fazla görüntüleme alıyor. Sizin sonuçlarınız bu arada farklı arama cümleleri arasında çıkabilir ve bunun için de o cümleleri "kısıtlamak" gibi bir işlem yapmanız şarttır. Örneğini vereyim. Siz "psikolojik danışmanlık" kelimesi altında bulunmak isterken bir tüketici google da "psikolojik danışmanlık nedir" arayışı içinde bulunabilir. Bunu da meraktan okumak için araştırabilir. Veya "psikolojik danışmanlık almış ünlüler" yazar ve asıl merakı magazinseldir. Bu durumda siz de karşılarına çıkabilirsiniz, ancak asıl hedefinizde olan tüketiciye ulaşmamış olursunuz. Bu tarz cümleleri zaman içerisinde Google AdWords panelinden elemek gerekiyor. Yapmadığınız taktirde bütçenizi bitiriyor. Tek bir iki kelime ile değil, 20-30 farklı kelime ile yola çıkarak daha çok rant almaya çalışabilirsiniz; "Psikolojik danışmanlık Tekirdağ"; "Psikolojik danışmanlık uzmanı Bursa"; Bunun gibi daha belirleyici cümleler seçebilir veya kelimeleri farklı seçerek "en iyi Psikolojik danışmanlık Tekirdağ" gibi değişkenler kullanabilirsiniz.Ancak yine rekabet içinde en çok parayı basan daha çok aranan kelimeye teklif veren önde olacaktır. Kısacası Google üzerinden reklam vermek, "arandığında bulunan kişi olmayı" sağlıyor, ancak masraf ve işlem açısından zor bir süreçten geçiyor.

Facebook, Instagram ve sosyal ağların reklam farkı

Facebook ve Instagram gibi sosyal ağlar buna farklı olarak "aranınca karşına çıkan" değil, daha çok "ilgi alanına göre sonuç veren" reklam platformlarıdır. Şöyle izah edeyim; Siz örnek olarak 40 yaşında bir kadınsınız ve 3 çocuk sahibisiniz. Daha önce internette gezinirken özellikle kadına şiddet, kadın hakları veya İstanbul Sözleşmesi gibi terimler aratmış, buna benzer gruplara üye olmuş ve yine buna ilişkin yorumlar yapmış olabilirsiniz. Tüm bu bilgileriniz bu sosyal ağlarda kayıt edilirken sizin iziniz çıkarılıyor ve profiliniz oluşturuluyor. Reklam veren olarak Facebook ve Instagram gibi sosyal ağlarda reklam verirken belli bir potansiyel kişiyi kendinize hedefliyorsunuz. Seçenek olarak yaş aralığı, kadın - erkek, eğitim durumu, ilgi alanı gibi belirleyici özellikler seçerek istediğiniz ve sizin profilinize uyan kitleye reklamların gösterilmesini sağlıyorsunuz. Bunu sistem o kadar akıllı şekilde yapıyor ki toplam 16 farklı reklam alanında sizi kitleniz ile kavuşturuyor. Bu arada Google ve diğer kuruluşlar da farklı mecralarda sonuçlar veriyor ancak yukarıda yazdığım gibi bunun ayarını oturtmak bir o kadar zor.

Örnek olarak Masumiyet dizisi izlerken ve mağdur durumda gözüken kadın dizide psikolojik danışmanlık alırken, yayınlanan videonun altında sizin reklamınız çıkıyor. Başka bir örnek vermek gerekirse siz Instagram'da Müge Anlı'nın story paylaşımına bakarken bir sonraki story'de psikolojik danışmanlık reklamınız çıkıyor. Kısacası reklam kitlesine ulaşıyor, kitle reklama değil. Bu da büyük avantaj sağlıyor.

Tüketiciyi hızlı harekete geçirmek gerekir

Reklam verirken farklı "call to action" denilen "harekete geçirme" eylemleri gerçekleştirilebilirsiniz. Bunlar örnek olarak web sitenize tıklama almak, sosyal medya hesabınızın görüntülenmesi veya WhatsApp, FB Messenger'dan size ulaşılması olabilir. Arama Motorunda elde edilen tıklama çoğu zaman "ilgisiz arayış" olabileceği gibi Facebook veya Instagram üzerinden gelebilecek talep daha belirgin olacaktır. Facebook veya Instagram üzerinden form toplayarak (kişilerin talepleri cevaplanabilmesi için 3 tıklama ile örnek olarak telefon, e-posta, ad-soyad, adres bilgisine ulaşmak için imkân sağlıyor. Bu bilgiler zaten sistemde kayıtlı olduğundan tüketici hiçbir form doldurmadan sadece "devam" butonuna tıklayarak size bilgilerini iletmiş oluyor. Reklam ile bilgiye ulaşmak istiyorsanız şu kuralı dikkate almalısınız; Tüketici için bilgi paylaşmak ne kadar kolay olursa, reklam veren adına sonuç almak bir o kadar kolay olacak ve reklam daha verimli olacaktır. Google üzerinden sitenize veya farklı bir form çözümüne ulaşsa bile yeniden bir hamle yapıp kendi elleriyle form doldurması gerekebilir. Bu saniyelerin o kadar çok değeri var ki, birçok kişi birkaç cümle sonrası formu doldurmaktan vazgeçebiliyor. Bu da potansiyel müşteriye ulaşmanızı engelliyor.

Google platformu üzerinden reklam verirken kelimeler ile rekabet ederken ve her kelimenin tıklanması için para öderken (kelimenin genel değerine göre farklılık gösterir) sosyal medya ağlarında görüntüleme için ödeme yaparsınız. Doğru kitle seçimi yaparak daha yüksek bir görüntüleme size iki önemli avantaj kazandırır.

Birinci avantaj: Sosyal ağlar ile etkili fiziksel penetrasyon

Facebook ve Instagram gibi ağlar ile daha hızlı ulaşılabilir olmak birinci büyük avantajı sağlıyor. Örneğin psikolojik danışmanlık benim ilgi alanım ve sizin reklamınıza tıkladım. Karşıma anında WhatsApp açıldı ve bir otomatik cevapla "Hoş geldiniz, nasıl yardımcı olabilirim" diye yazı çıktı. Tüketiciyi harekete geçirecek anlık bir hareket, onun olaya dâhil olmasını sağlıyor. Veya Facebook üzerinden Müge Anlı izlerken ve orada şiddet gören kadınla empati kurarken alt bantda psikolojik danışmanlık reklamı çıkıyor. Cesaretinizi topladığınız bir anda (Müge Anlı sağolsun) "bende danışacağım" diyebilirsiniz. Karşınıza çıkacak bir bilgi formuna sadece 3 kere "devam"a tıklayıp ilk adımı müşteri atmış olur ve reklam veren olarak sizde bilgilere ulaşırsınız. Fiziksel penetrasyon bu arada hizmetinizin veya ürünlerinizin "ulaşılabilir" olması, rafta (internet ortamında ise anında online) bulunmasıdır.

İkinci avantaj: Zihinsel penetrasyon

Her ne kadar müşterinin size hemen ulaşması size potansiyel yaratıyor olsa da, zaman içerisinde sizi tanıması ve karşısına yeniden çıktığınızda bir "bağ oluşturabilmesi" bir o kadar önemlidir. İnsanlar güvendikleri ve bildikleri markalardan alışveriş yapmayı, hizmet almayı tercih ediyorlar. Yeni ve bilindik bir marka değilseniz ilk önce insanların kafalarında bir resim oluşturmanız gerekir. Uzun vadeli görsel ve işitsel reklamlar ile insanların kafasında bir zihinsel penetrasyon yaratabilir, bugün olmasa da 3 veya 5 ay sonra sizin reklamınızı yeniden gördüklerinde "biliyorum bunları" demesini sağlayabilecektir. Zihinsel penetrasyon bir markanın ve o markanın hizmetlerinin akılda kalmasını sağlayıp bilinçaltına yerleşmesini sağlıyor. En büyük algıyı yönetenler pazardan en büyük pay alanlar oluyor genelde. Öyle ki bugün bazı ürünlerin isimleri ile değil, markanın adı ile anılır. Örnek olarak kağıt mendil yerine "selpak" deriz. O markaya olan güven o kadar sabitlenmiştir ki zihnimizde eş tutarız.

Son karar tabi sizin

21 yıllık tecrübeme dayanarak ve yüz binlerce lira reklam bütçesi yönetmiş biri olarak özellikle reklam bütçesi kısıtlı olanlara veya internet reklam dünyasına ilk adımı atanlara Sosyal Ağlar üzerinden reklam vermeleri olacaktır. Google reklamları için profesyonel bir yönetime ihtiyacınız olacağı gibi (ki gerçekten işinden anlayan ve google sertifikalı şirketleri tercih edin) ufak bütçeler ile bir yere varamayacağınızı açıkça belirtebilirim. Sosyal medya reklamları için de profesyonel destek alarak boşuna para harcamadan, doğru yatırımı yapabilirsiniz. Her iki mecrayı deneyip sonuçları görebilir veya benim tavsiyeme uyabilirsiniz.

Takipte kalın, geleceğe yaklaşın!
Ahmet Ataner Şapçı
Bilişim Uzmanı

Fark yaratan bir projeniz mi var? Şimdi bize ulaşın

Bilgi almak için tıklayın